SÜLEYMAN PAŞA’NIN RUMELİDEKİ FAALİYETLERİ VE ÖLÜMÜ


NOT: 
 Okumakta olduğunuz makale, akademik tez yazımına alışmak üzere lisans eğitimi boyunca dönem dönem hazırladığım makalelerden biridir. Akademik bir çalışma olup, izinsiz kopyalanması ve intihal yapılması yasaktır. Kaynak belirterek kullanabilirsiniz. Tüm hakları tarafıma aittir...

T.C.

KARABÜK ÜNİVERSİTESİ

EDEBİYAT FAKÜLTESİ

TARİH BÖLÜMÜ



OSMANLI TARİHİ III. DÖNEM TEZ ÖDEVİ





SÜLEYMAN PAŞA’NIN RUMELİDEKİ FAALİYETLERİ

VE


ÖLÜMÜ



HAZIRLAYAN: FATMA AD (..number...)

Yard. Doç. Dr. Sami AĞAOĞLU

KARABÜK – 2013








Özet: Süleyman Paşanın Rumeli’deki yaptığı faaliyetlere degınmeden önce Balkanlar Bizans ve o sıralarda Rumelinin durumu, Rumelide yapılan iskan politikası, Rumeli’nin Gelibolu’nun üssü olabilecek Çimpe (çimnik-tzyempe) Kalesi’nin alımı. Süleyman paşa ve ölümü hakkında bilgiler ve değerlendirmeler.




















SÜLEYMAN PAŞA VE RUMELİDEKİ                      FAALİYETLERİ


                              1.RUMELİ NERESİDİR?
              Rumeli: Osmanlı İmparatorluğunun Avrupa kıtasındaki kısmına verilen addır.İmparator Konstantin Bizans şehrini yeniden kurarak, halkın rağbetini arttırmak için yerleşenlere Romalı Vatandaş haklarını verdiğinden zamanla şarki Roma’nın hudutları içinde oturanlara romalı denmeye başlandı. Arapça Rumi şeklinde geçen bu tabir imparatorluğun hakim olduğu yerler  ve bu arada bilhassa Anadolu Mülk-i Rum diye anılır oldu. Sonraları ayrı memleketlere sahip olan Osmanlı hükümdarlarına rum padişahı denildi[1]
                               2.SÜLEYMAN PAŞANIN ŞAHSİYETİ
                                           1316 Seydi Kavağı-1357 Bolayır[2]
           Orhan Bey (1326-1360) & Nilüfer Hatun (Holifira)[3] (?) oğludur. Rumeli Fatihi olarak bilinir. Gerede hakimiyken izmit kuşatmalarında ve fethinde önemli rol oynamıştır.[4]
           Yiğitlik , düzen kurma, cömertlik, tez anlayışlık ve binicilikte ün salmıştı, Başbuğluk şartlarına sahip Süleyman Paşa Orhan Bey’in büyük oğluydu. Yiğitlik cömertlik ondaydı. İyi vasıflara sahip daima savaş ve uğraşmaktaydı. Düşüncesi isabetli, savaşı yırtıcıydı.[5]
               Rumeliye geçiş türk tarihinin en büyük ve önemli hadiselerinden biridir. Sadece Türk tarihine yeni bir akış veren hadise olmakla yetinmemiş Avrupa ve dünya tarihine etki etmiştir. Bu ilerleyişin kahramanı ise Rumeli Fatihi Süleyman Paşa’dır. 14.asır ortalarında Rumeli ve Trakya’da hakimiyeti sallantıda olan Bizans, halkının memnuniyetsizliği de eklenerek zor günler yaşıyordu.[6]
                                3.OSMANLILAR RUMELİ FUTUHATINA BAŞLADIĞINDA BALKANLARDAKİ DEVLETLER VE PRENSLİKLER
            Osmanlılarda Rumeli futuhatı başladığında Balkanlardaki muhtelif milletler; Doğu Trakya, Selanik havalisi ve bazı sahilleri müslesna olmak üzere Mora yarımadası ve Güney Epir(Ergini, Preveze, İspiro, Yanya, Potam, Kalabrit havalisi) şöyle böyle Bizanslılar’a tabi bulunuyordu.
              Burdan başka balkanların doğu kuzey kısmı Bulgarların ve yukarı Sırbistan ile Serez Drama mıntıkaları da parçalanmış bir halde Sırpların elindeydi.Epir’in kuzeyinde büyüklü küçüklü Arnavut, Latin prenslikler vardı. Bu prenslikler Venedik Cumhuriyeti ve Napoli Krallığının nufuzları altında bulunmaktaydılar.
             Doğu Trakya’nın güneyindeki Erez Şehir ve Limanı, Taşoz Adası Cenevizliler’e, Ağrıboz Adasıyla Mora sahil şehirleri ve Adriyatik Denizi’nin Arnavutluk sahillerinden bazı limanlarda Venedikliler’e tabiiydi, yine bu Adriyatik Denizinde Dalmaçya sahilindeki yarım adacıkta Raguza(Dubrounik) cumhuriyeti bulunuyordu. Bosna krallığı bu tarihlerde Macarlar’ın yüksek hakimiyetindeydi. Fakat bunu elde etmesi uzak değildi. Bulgaristan’ın kuzey hududunda ve Tunanın sol sahilinde Ulah(Eflak) kıtasının dobruca mıntıkasında birer prenslik vardı; Dobruca bir Bulgar prensi tarafından idare ediliyordu.
              Osmanlıların Rumeli futuhatı başladıgında Balkanlardaki Devletler ve Prenslikler bunlardı. Bu balkan milletleri bilhassa Osmanlılarla yakın olan Rum, Bulgar ve Sırplar arasındaki münaferet ve mücadeleler Türk istilasını kolaylaştıracak mahiyetteydi. Sırp Çarı Stefan Duşan’ın ölümünden sonra sırp devleti parçalanıp, prenslerin her biri başlı başına hareket ederken, Bulgarlarla Rumlar dahili mücadeleler içindeydiler. Bundan başka Macaristan kralı Büyük Layoş(Lui yahut Ludvig) pek mutaasıp bir katolik olduğundan katolik mezhebini balkanlara kabule ettırmek ısterken yüksek askeri kudretşne ilaveten din ve vicdan hürriyetine  hürmet eden ve girdikleri yerlerde bu hususlarda pek büyük müsamaha gösteren Türklerde yerli halkın mukabele ve mümaneatına maruz kalmadan şehir ve kaleleri süratle işgal ediyorlardı[7]
                        4.BİZANS’IN VAHİM DURUMU
             III.Andronikos’un ölümüyle zaten çıkmazda olan bizans’ın durumu isyanlar iç savaşlar dini ve sosyal unsurlarla da sentezlenince yön degiştirdi ve yabancılarda buna dahil oldu. Aydınoğlu Umur bey[8], Sırbistan ve Osmanlılar da mücadeleye katılırlar. Bu iç savaşlar ve bunalımlı dönem neticesinde imparatorluk son gücünü de yitirir ve yabancı teslimiyetine kendıni bırakır.[9]
              Sekiz bin Katalanın başında bulunan Rogerde Flor isimli Alman ücretli Bizansın başına dert açınca,  bu kabadayıyı öldürme mecburiyetine düşen imparator olay sonrasında yine katalanlar’ın rezaletlerini artırarak devam etmelerine adeta seyirci kalmıştır bu durum bile Bizans’ın ne vahim durumda olduğunu kanıtlar niteliktedir[10]
               Gelibolu ve trakya yağmalarla çok güçsüz hale gelmiş, türklere karşı kendilerini savunamayacak hale düşmüştür.  Biga’yı alan Aynoroz Manastırı’nda rahipleri katleden Katalanlar Atina Dukalığına kadar girdiler. Bizans topraklarını terkettiler. Ortodoks ahali bu son darbe ile çok sarsıldı. Mora’da Latinlerin 15.000 kuvvetini yok edip Atina Dukalığını uzun müddet zapttettiler.[11]
               Bu olaylar Bizans’ın zaten iç açıcı olmayan durumunu iktisadiyatını temelli suretde mahvına yol açtı. Askeri gücü kırılan Bizans tebaanın kendilerini koruyamayan imparatora  ve katoliklere karşı nefretini arttırdı. Latinlerin İstanbulu alıp Bizans’ı Anadolu’ya atma fikirleri Bizans’ın Osmanlı’ya karşı siyasetini etkiliyor ve daha yumuşak davranmasını sağlıyordu.[12]      III. Andronikos‘un ôlümünün ardından onun vasisisıfatıyla idareye el koymaya çalışan Kantakuzenos‘un giriĢtiği taht kavgasında başlıca müttefikleri Aydın, Saruhan ve Osmanlı beylikleriydi. Kraliçe Anna ile Kantakuzenos arasındaki çekişme dolayısıyla bu üçlü ittifakın 1346‘da Trakya‘da birlikte harekat düzenledikleri dikkati çeker.[13]
               Bizans  bu taht kavgalarına sahne olurken, [14] 4.Yuannisin validesi Anna da Orhan Bey’e müracaat etmişti,[15] fakat Orhan Bey Kantakuzenos’un yanında yer alarak ilerde onu, ortak imparatorluk yolunda amacına ulaşmasını sağlayacak[16] 5.İoannes Palaiologos ile ortak hükümdar olarak tahta geçmesine yardım etmiş olacak, Kantakuzenos da  kızı Teodorayı  Orhan Bey ile evlendirecektir.[17]  Amacı ise  Osmanlılar’ın yardımlarını devamlı kılmak ve Bizans’ın korunmasını sağlamaktır.
                İznik, Bursa gibi sanayi sehirleri de osmanlılar’ın eline geçmişti ticaretten ve verimli topraklarından da olan Bizans’ta mali kriz son haddini bulmuştu. [18] iznik alındıktan üç yıl sonra Süleyman Paşa, Taraklı, Göynük, Mudurnu bölgelerini babasının topraklarına katmak için bir sefer düzenler.Süleyman Paşa kendini birlikleriyle beraber uzaktan gösterdiğinde adı geçen 3 şehrin komutanları itaat yemini ederek esirgenme istediler.Şehirler esirgendi ve Süleyman Paşa ganimet elde edemedikleri için, tazminat olarak askerleri arasında rütbelerine ve verdikleri hizmetlere görecivardaki toprakları paylaştırmıştır.[19]
                İoannes Kantakuzinos Aydınoğlu Umur Bey ile çapraşık ilişkilere girmiş ve donanması güçlü olan bu hükümdardan askeri ve bahri yardımlar almıştır. Fakat Venedik, Ceneviz, Kıbrıs, Rodos ve Papalık kuvvetlerinden oluşan bir haçlı donanmasının Umur bey izmirde bulunan donanmasının yakması sonucunda umur beyin rumeliden uzak kalmasına neden olmuş ve yardım ısteyen bizans’a dostu osmanlıyı önermiştir.[20] Umur Bey daha öncesinde Andronikos ve Kantakuzenos ile yaptığı ittifaklarla Bizans’ın iç işlerine karışma imkanı bulmuş ve Gelibolu’ya sefer düzenleyerek Lazgöl adlı hisarı fethetmiştir. Rumeli’ye seferleri ve Ege denizindeki hakimiyeti sonucunda Arnavutluk’tan Eflak’a varıncaya kadar Balkanları tanıma imkanı elde etti. Bunun sonucunda da Aydınoğullarına karşı haçlı seferlerinin düzenlenmesi tabiki kaçınılmaz oldu.[21]
               Kantakuzenos Sırp Kralı Stefan Duşan’a karşı[22] Orhan Bey’den yardım istemiştir, onu Bizans’a çagırarak Üsküdarda görüşmüşlerdir.[23] Çünkü Slavların balkanlarda kudret kazanması Türk siyasetine aykırıydı. Süleyman paşa komutasındaki ordu ile sehir sırp tehlikesinden kurtarılmıştır.[24] Ayrıca Kantakuzenes’a 1345’te 16.000 kişilik ordu ile yardım edilmişti, bu sayede Edirne ve Karadeniz sahillerini kendisine bağlayabilmişti.[25]
                Bizans Tekfurları[26] yarı müstakil prensler haline gelmişler ve içişlerine karıştırmıyorlardı, yani bir merkeziyetçilik anlayışı hakim degildi. Yaşandığı gibi hanedan içinde kanlı mücadeleler yıllarca sürüyor doğu romanın gücünü emiyordu.
                Ahlaken de bozulmalar yaşayan Bizans’ta hurda bir siyaset tarihi adeta gözler önüne seriliyor.[27]
               Kantakuzenos osmanlılar’a yardımlarından dolayı  çimpe- tyzempe-çimnik kalesini  osmanlılara vaat edecektir.[28] Büyük oğlu Matheos’a ortak imparatorluk tacını giydirdikten sonra kendini daha da küvvetli görecektir artık. Onun bu hareketi geldiği noktaya onu kimin taşıdığını adeta unutturacaktır ona. Türklere vadettiği çimpe kalesini de unutacaktır. Türkler onun dış siyasetinde temel unsur olduğundan ve Kantakuzenos Türklere borçlu kalacaktır.  [29]
                Orhan  bey Bizans’taki taht kavgalarını takip ederken aynı zamanda anadolu beyliklerinin durumu ile de ilgilenıyordu ve Karesi Bey’in ölümünden sonra oğulları arasında çıkan taht kavgalarından da yararlanarak, zaten Marmara denizinin güneyindeki Bizans topraklarını alarak komşu olduğu bu beyliği topraklarına katmıştır.[30]
                Marmaranın güney kıyılarına artık hakim olan Osmanlılar, Ege’de ilk kez kıyı edinmişlerdir. Bu su yolunun dar olması, onun 2 kıta arasında her zaman cazip bir geçit oluşturmasının nedenidir.[31] Bununla beraber donanmalarıyla beraber Evrenuz Bey, Ece Halil, Gazi Fazıl Bey, Hacı İl Beylerin osmanlı hakimiyetine katılması sağlandı.[32]
            Yarım asırdan beri Rumeliye geçme fikri olan Osmanoğulları’nın bunu artık hakikate dönüştürmenin yollarını projelerini çizdiği de görülüyordu.[33]
          Teodora ile evlenen Orhan Bey’in Kantekuzenos’a yaptığı yardımlar sonucunda da çeyiz olarak,  imparator Kantekuzenos tarafından, Çimpe Kalesi’nin verildiği, üs olarak burayı süleyman paşanın kullandıgı fikri hakimken, bazı kaynaklarda ise buranın deprem sonucunda boşaltıldığı ve süleyman paşanın da burada fazla kişi olmadığından ve bir nevi allahın taktiri sonucu bu kalenin alınmasının vuku bulduğu söylenmektedir, bazı kaynaklarda ise harman vakti olduğundan hisarın neredeyse boş olduğu bir vakitte fethin gerçekleştiği kanısı hakimdir. Ama esas husus Süleyman Paşa’nın Dimetoka savaşında Sırpları yenip Edirne Kalesine sığınan Kantekuzenos’u oradan kurtarmış ve Osmanlıların onlara yakın olup güvenliklerini sağlamaları için bir üs yani koruma mahiyetinde, onlara başarısı karşısında verilen bir kale olması mümkündür. Yani ilk ihtimalin kuvvetle muhtemel olması mümkündür. Çeşitli tarihçilere göre farklı boyutlar ve kahramanlıklar üzerinden anlatılan Rumeli fetihleri aslında farklı kaynak taramaları sonucunda olabilecek en muhtemel gerçeğe zor da olsa ulaşmamız konusunda mantıklı gerekçelerle düsünerek tarihin yanılma payı olduğunu da hesaba katarak anlamamızı ve idrak ederken aynı zamanda araştırmamızı da düşünsel fikir, değerlendırme yetenegımızın de gelişmesine katkı sağlamaktadır.[34]
                           5. TÜRKLERİN RUMELİYE GEÇİŞİ
            Osmanlılar 1321 yılından itibaren birçok defa çeşitli sebeplerle rumeliye geçerek, bu bölgeyi tanımışlardır ve bu vesileyle Rumelinin askeri coğrafi  içtimai ve iktisadi durumunu öğrenmişlerdir. Buda Osmanlının onların zaaflarını bilmesine benzetilebilir[35].
              Oruç Beğ Tarihi’ne göre;  Orhan  Gazi’nin İznik’i fethinden sonra Anadoluda ilk imareti gerçekleştirmiştir.İzmit ise Süleyman Paşa’ya verilmiştir. Tarakçı Borlu’ya Yenice’ye ve Göynüğ’e fetihler yapmıştır. Mudurnu, Tarakçı Yenicesini,ve Bolu’yu kendisinin adaletine ve insafına tanık bırakmış, kafirleri müslüman olma şerefine nail etmiştir.
             Orhan Bey birgün oturup kafiri yok edip kökünü kazımanın yollarını düşünürken oğlu S. Paşa geldi ve bu fikri ona söyledi. S. Paşa yer öpüp dedi : “ Padişah bu kuluna buyurur, bu savaşın ululuğunu bana yakıştırırsa buyruk verir; yaradanın yargılaması Muhammet dininin gücü, atam kağanın himmetiyle, yüce Tanrı dilerse isteğince ülke olmak işi kolaylaştırıp yerine gelir.’’[36]
 Süleyman Paşa’ya; Orhan Gazi ‘’Tanrı yarlıgarda karşıya gecersen önce islama çağır. Kabul etmezlerse savaşa başla” dedi. Süleyman Paşa yeniden yer öptü. Sevinç ve gururla otağa gelip yoldaşlarını ayarladı. Atlarla  denizden gececekleri Kemer adındaki yere gidip Kafirlerin öküzlerinden deri kesip ormandan ağaç parçaları ile kesilmiş sırımla birbirine bağladılar 40er sığdı.[37]Türkler’in 17-18. Geçişleridir Rumeli’ye.[38]
            “Bir gün Süleyman Paşa memleketi gezmeye çıktı, gezerken Aydıncıkta temaşaya varıp seyretti. Acayip ve garip yapılar gördü. Onları seyredip hayrette kaldı, düşünceye daldı. Ece bey derlerdi bir bahadır yiğit vardı, birde Fazıl Bey derlerdi ki bu ikisi gayet bahadır idiler.
   “Ey Han! Ne düşünüp hayran kaldınız? Fikriniz ne idi?>> dediler.
Süleyman Paşa dedi ki:
   <<Fikrim budur ki bu denizi öte geçmeye çare olaydı ki kimse duymasa. Kâfirlerin haberi olmasa >> 
      Ece bey ve fazıl bey:
     <<Sultanım buyursa biz ikimiz geçelim.>> dediler.
Süleyman Paşa dedi ki:
<<Nereden geçersiniz dedi. >>
      Ece Beğ ve Fazıl Beğ: <<”Burada yerler vardır ki öteye geçmeğe yakındır.” >> dediler. Sürdüler geldiler. Bir yer gösterdiler. Oyerin adına Varınça derler. Güvercinkilten aşagı deniz kıyısında bir bir hisar vardır. Çimnik hisarı  derler”[39]
      Çimnik Hisarı’nın karşısında Ece Beğ ve Fazıl Beğ yaptıkları sal ile geceleyin Çimnik Kalesi civarına çıkıp bir kafir yakalayıp Süleyman Paşa’ya getirdiler. Süleyman paşa bu kişiye iyi davranıp hil’at giydirmiştir. Bu iyi muamelesine karşılık hisara giriş için ondan bilgi istemiş ve sezdirmeden girmek için bir yol olup olmadığını sormustur. Bu kişinin gösterdiği yerden hisara giriş için harekete geçilmiştir.70-80 kişi beraberinde Süleyman Paşa ile sallarla öte yakaya geçilmiş, çimnik kalesine gelinmiştir.
       “Bu kafir bunları doğru Çimnik kalesine götürdü. Hisara karşı yığılmış terslik vardı, hisardan yüksekti, kalenin içinde de fazla kimse yoktu. Harman vaktiydi ve bağ vaktiydi.”[40]
         Hisarın neredeyse boş olduğu bir vakitte hisardan içeri girmişler ve hisar halkını incitmeden, onların ailelerine dokunmayarak, içlerinden bazılarını[41] askerlerinin yanına gönderip, kendilerinden olan 200 kişi ile tekrar gelip hisara girmişlerdir.
         Ece Beğ ve Fazıl Beğ hisarın atlarından temin etmişler ve Bolayır yakınlarında Akça Limanda bulunan gemileri yakmışlardır. Sonra hisara dönmüşlerdir. Çimnik kalesinin gemilerini gizlenmiş, sürekli bir suretde buraya asker yığılmış, sayı 2.000 den fazlaya ulaştırılmıştır.[42] Osmanlının önemli bir köprübaşı olarak kullanacağı Çimpe Kalesi’ne sahip olmaları Rumeli’ye geçiş için oldukça yararlı ve buranın fethinde temel oluşturmuştur[43]
         Rumeli’ye geçiş önce buradan başlamıştır. Hicretin 757 yılında-miladi 5 ocak 24 aralık 1356 tarihlerine tekabül eder.[44]
                  Yöre halkı incitilmemiş, gönülleri alınmış, emniyet içinde kadınlarına kızlarına ve oğlanlarına hiçbir zarar gelmeden, onları hoş tutarak, çimnik kalesinin kafirleriyle, ittifak kurup muttefik oldular. [45]
  Süleyman Paşa işgal sahasını Kuzey’e doğru süratle genişletti. Onun ve kısa süre sonra Orhan Gazi’nin vefatları[46] bu derleyişin duraklamasına yol açaçaksa da sultan  Murad tahta geçtiğinde Süleyman Paşanın kaldıgı yerden fetihlere devam edecektir[47]
           İşluna yada Yaşluna[48] yada Ayaşılonya[49] denilen bir hisarın fethi daha yapılmış ve halkıyla da barışık kalınmıştır.bu iki hisar sağlamlaştırılmıştır.
           Birçok asker Aydıncık’tan gemilerle gelmiştir ve “ Süleyman Paşa : << Bu hisardan sipahi olan kafirleri çıkarın. Evleriyle Karası iline iletin ki bunlardan sonunda bize bir kötülük gelmeye >> dedi”[50]
 Yaklaşık bir iki ay hisarı sağlamlaştırmak için çaba harcandı. İsteyen müslüman halkı getirip yerleştirdiler.[51] Bunun Bizans için tehlike arz ettiğini anlayan Kantakuzenos para karşılığı Çimpe’nin iadesine ve Osmanlının Gelibolu’dan çekilmesine dair isteklerde bulunduysa da Orhan Bey buna razı olmadı.
 Böylece Bizans Avrupa yönünden de Osmanlı kıskacında sıkışmış kalmıştır. Osmanlı Rumeliye akmaya başlayınca Bizans şaşkınlıkla Bulgarlar ve Sırplarla, Balkanlarda Osmanlıya karşı bazı birlikler oluşturmaya çabaladı.[52]
Denizi aşıp önce Od Gönlek kalesini sonra İksamilye (İksamiliye) Kalesini aldılar. Bu haber Laza ulaşmış Mığalkarya (Malkarya)’ya ulaşıp çadır dikmiş.
Süleyman paşa 5’li birlikler ve davul ile kalenin etrafında salavatlarla dolaşınca karanlık ve yağışlı gecede Muhammed’in mucizesiyle kafirler birbirine girip kaçmışlardır. Çadırlarını, ağırlıklarını ve takımlarını bile almadan birbirlerini çiğneyerek
İslam bu bozgunda kafirlerin yenilmesiyle güçlenmiş ve gidilen ülkelerde İslam’a imana davet götürüyorlar, kabul etmiyeni öldürüyorlardı. Mıkalkarya, İpsala ve Vize’yi aldılar. Tekür Dağı Seydi Kavağı ve Bulayır Süleyman Paşa’nın oldu. Kiliselerini yıkıp mescit yaptı. Çan olan yerlere müezzin çıkar hale geldi[53]
           Gelibolu kafirleri toplanarak harb için bunların üstüne yürüdüler.[54] Savaş yaşandı ve her iki taraftan da kayıplar verildi.[55] Hisar’ın Kapıları kapatıldı. Yakup Ece ve Gazi Fazıl’a yanlarında asker vererek onları Geliboluya havale ettiler. Gelibolu kafirlerine huzuru uzak kıldılar ve sahilerinde gemi bırakmadılar. Bu iki Gazi, yararlarından dolayı Gelibolu ucuna yerleştirildi ve Bulayır’da oturtuldu.[56]
           Hicretin 758’inde miladi 25 Aralık 1356-13 Aralık 1357 arasında Gelibolu fethedilmiştir.[57]
            Daha sonra Süleyman Paşa Hayrabolu ve Çorlu vilayetlerini yağmalamıştır[58].Çorlu’nun da Osmanlı’lar tarafından alınması Bizans’ın artık Rumeli’deki varlığını kabul etmesini ve iyi geçinme siyaseti izlemesine neden olmuştur. Hatta imparator V. İoannes Palaioloas Orhan Bey’in Cenevizli korsanlar tarafından kacırılan oğlu şehzade Halil’in kurtarılması için aracı olmuştur[59] Fetihlerden sonra Süleyman Paşa babası Orhan Gazi’ye haber gönderip <<” Devletli: Himmetinle Rumeli fetholunmaya başlandı. Kafirleri gayet aciz oldu. Şimdi şöylece biline ki burada fetholunan hisarlara, memleketlere, mamur olmaları için müslümanlardan çok adam gerek, bundan dolayı bu fetholunan hisarlara koymak için yarar gazi yoldaşlardan göndeririz” dedi.
            Orhan Gazi de bunu duyunca rahat etmiştir. Karası iline gelen göçer Arap aileleri sürüldü. Rumeli’ye geçirildi. Uzun zaman Gelibolu’da yaşadılar[60]
              Evrenüs Beğ ve Hacı İlbeyi Dimetaka ve yöresini Burgus yöresini yağma edip Gelibolu’ ya dönmüşlerdir[61]
             Süleyman Paşa Tekirdağ’a ulaştı ve bulduğu hisarların bazılarını iyilikle bazılarını yağmalarla kendine tabi kıldı. Od Gönlek[62] Hisarı’nı uç olarak edindi. Hayrabolu ve Çorlu vilayetlerini yağmaladılar. Karası ilinin halkı durmadan gelerek burayı yurt edindiler. Sonuç olarak islam askeri desteklendi ve kafirler karşılarında duramaz oldu.[63] Yapılan tarih anlatımında olaylar biraz farklı boyutlardan değerlendirilyor.[64]
               Andronikos’a karşı kazanılan Palekanon zaferi[65] İznik ve İzmit[66]’in elde edilmesini sağlamıştır.
        Osman Bey Karası beyliğinde cıkan bir iç sataşmadan yararlanarak Balıkesir, Manyas, Aydıncık[67], Kapıdağı ve havalisini ele geçirdi[68]. Bu futuhat, Osmanlılar’ın Rumeli’ye geçişlerini kolaylaştırmıştı.
Balkan devletleri ve Avrupa’nın  Osmanlılar’ın Rumeli’ye yerleşmesinden kaygı duysalar da kendi aralarındaki mücadele sebebiyle Osmanlı ile ilgilenemediler.
                           
                 6.Rumeli Fatihi Süleyman Paşanın Ölümü
Süleyman Paşa 6 yıl kadar kafirlerle savaştı. Birgün av sırasında Bulayır ve Seydi Kavağı arasında doğanını bir kaza salıp kendi de atıyla peşinden gitti. Ardından at düştü ve kaza sonucu Süleyman Paşa da at ile beraber düşüp öldü.(1359) Orhan bey 751(1350) yılında 39 yılını savaşa verdikten sonra öldü.[69]
           1359’da Süleyman Paşa’nın ölmesinden sonra Rumeli harekatını kardeşi Murat devam ettirmiştir. Süleyman Paşa’nın ölümüne çok üzülen Orhan Bey ise 1362 yılında Süleyman’dan 3 yıl sonra öldü. Babası 1. Osman’ın yanına Bursa’daki türbeye gömüldü.
           1333: Taraklı, Mudurnu ve Göynük Osmanlı topraklarına katıldı
1334: Gemlik fethedildi.
1334/1334: İznik’te Hacı Özbek Cami’nin yapımı tamamlandı. Bilinen en eski yazıtlı Osmanlı yapısıdır.
1337: İzmit, Hereke, Yalova ve Armutlu fethedildi.
1.İznik kuşatması 1331 yılında yapılmasına ragmen Bizans imparatorunun yardımıyla Orhan Bey anlaşma sağlamak zorunda kalmış kuşatmayı kaldırmıştır. 6 yıl sonra tekrar kuşatma yapılmış ve kent açlık sebebiyle teslim olmuştur. Orhan Bey şehir ve idaresini oğlu S. Paşaya vermiştir.
1345: Balıkesir, Manyas, Edincik, Kapıdağ ve çevresi Osmanlı topraklarına katılmıştır, Karesi Beyliği’ne yapılan sefer ile.
1346: Orhan Bey, Theodora (Bizans İmparatorunun kızı) ile evlenmiştir.
1347: İmparator Kantakuzenos ile damadının Sırp kralına karşı yaptığı üsküdar görüşmesinden sonra 20.000 kişilik bir yardım Rumeliye sağlandı ve Türkler de Rumeliye yerleşme Fikri uyandı.
1352: Kadıköy ve Üsküdar fethedilmiştir.
Gerede Türk Beyliği Osmanlı topraklarına bağlandı.
1353: Kantakuzenos tarafından Çimbe Osmanlıya askeri üs olarak verildi. Osmanlı’ dan sürekli yararlanmak amacıyla S. Paşa büyük bir orduyla Çanakkale Boğazından Rumeli’ye geçerek Balkanlar’da fetihlere başlamış oldu.
1353’de S. Paşa Anadolu’ya dönerken Çimpe’de kuvvet bıraktı böylece Rumeli’deki fetihler için üs sağlandı.
1354: S. Paşa Ankara’yı zapdetti.
           1358: Rumeliye gecen Türkler Gelibolu, Bolayır, Tekirdağ, Keşan ve Malkarayı ele geçirdi. S. Paşa av sırasında bir kazada öldü.[70]










































                             KAYNAKÇA


1.Mehmet Zeki Pakalın: Osmanlı Tarihi Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü,M.E.B. cilt 3, 1983

2.Yaşamlarıyla ve Yapıtlarıyla Osmanlı Ansiklopedisi Cilt 2

3.M.Çağatay Uluçay: Padişahların Kadınları ve Kızları, Türk Tarih Kurumu, 2001.

4.Tevarih-i Mülük-i Al-i Osman ,Üç Osmanlı Tarihi

5. Oruç Beğ Tarihi, Üç Osmanlı Tarihi, İstanbul Aralık 2011 Ötüken Yayınları, hazırlayan: Atsız

6.Yılmaz Öztuna: Büyük Osmanlı Tarihi cilt 1

7.Ord.prof. İsmail hakkı Uzunçarşılı: Büyük Osmanlı Ansiklopedisi cilt 1,s.161-162

8.Prof.dr.Şerif Baştav : Osmanlı İmparatorluğunun Kuruluşunda Bizans ve Avrupa Makalesi

9.Osmanlı tarihi: 1299-1922 Adım Adım Osmanlı Tarihi ve Padişahlar  Albümü, Boyut kitapları
10. Yard.dç.dr.İbrahim Sezgin: Osmanlıların Rumeli’ye Geçişi ve İlk Fetihler Adlı makalesinden
11. Behçet’üt Tevarih- Üç Osmanlı Tarihi.İstanbul Aralık 2011 Hazırlayan: Çiftçioğlu Nihal Atsız
12. Osmanlı Devletinin Siyasi Tarihi F.Çetin Derin Türk Dünya El Kitabı .cilt 1. Türk Kültürünü Araştırma Ensititüsü Yayınları:121 Sayı:A-23 seri:1  1.cilt cografya-tarih 2.baskı Ankara 1992
13. Aşıkpaşaoğlu Tarihi, İstanbul-Kasım 2012,Ötüken neşriyat, 3.Basım
14. Kuruluş Dönemi Osmanlı Tarihi: derleyen Doç.dr.İzzet SAK
15. Johann Wılhem ZINKEIESEN: Osmanlı imparatorluğu Tarihi, Yeditepe,İstanbul 2011
16.Kevin PEWSTER, Vecihi BAŞARIN, Hatice hürmüz BAŞARIN:Gelibolu-1915-Savaşla Başlayan Dostluk, mart 2005,istanbul,4.baskı.
17. Hasan Celal Güzel,Prof.dr.Kemal Çiçek,Prof.dr.Salim Koca:Türkler Ansiklopedisi, cilt 9
18.Osman Gazi’den Sultan Vahdettin’e: Osmanlı Tarihi cilt:1 Çamlıca Yayınları
19Yalın İstenç Kökütürk: Osman Gazizen Atatürk’e beylikten Cumhuriyet’e,T.D.YAY.1.basım.aralık 1999







dipnotlar:


[1]Mehmet Zeki Pakalın: Osmanlı Tarihi Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü,M.E.B. cilt 3, 1983  sayfa 57
[2] Yaşamlarıyla ve Yapıtlarıyla Osmanlı Ansiklopedisi Cilt 2, sayfa 566
[3] M.Çağatay Uluçay: Padişahların Kadınları ve Kızları, Türk Tarih Kurumu, 2001. Sayfa 3-4
[4] Yaşamlarıyla ve Yapıtlarıyla Osmanlı Ansiklopedisi Cilt 2, sayfa 566
[5] Tevarih-i Mülük-i Al-i Osman ,Üç Osmanlı Tarihi,sayfa.162
[6] Yılmaz Öztuna: Büyük Osmanlı Tarihi cilt 1
[7]Ord.prof. İsmail hakkı Uzunçarşılı: Büyük Osmanlı Ansiklopedisi cilt 1,s.161-162
[8] İzmir beyi: Umur bey
[9] Prof.dr.Şerif Baştav : Osmanlı İmparatorluğunun Kuruluşunda Bizans ve Avrupa Makalesi
[10] Yılmaz Öztuna: Büyük Osmanlı Tarihi cilt 1
[11] 1311 senesinde
[12] Yılmaz Öztuna: Büyük Osmanlı Tarihi cilt 1
[13] Hasan Celal Cüzel,Prof.dr.Kemal Çiçek,Prof.dr.Salim Koca:Türkler Ansiklopedisi, cilt 9.sayfa.35
[14] Prof.dr.Şerif Baştav : Osmanlı İmparatorluğunun Kuruluşunda Bizans ve Avrupa Makalesi
[15] Ord.prof.İsmail Hakkı Uzunçarşılı: Büyük Osmanlı Ansiklopedisi cilt 1, s.155
[16] Prof.dr.Şerif Baştav : Osmanlı İmparatorluğunun Kuruluşunda Bizans ve Avrupa Makalesi
[17] Osmanlı tarihi: 1299-1922 Adım Adım Osmanlı Tarihi ve Padişahlar  Albümü, Boyut kitapları sayfa:32-33
[18] Yılmaz Öztuna: Büyük Osmanlı Tarihi cilt 1 53
[19] Johann Wılhem ZINKEIESEN: Osmanlı imparatorluğu Tarihi, Yeditepe,İstanbul 2011 sayfa87
[20] Aynı kaynak B.Osmanlı Tarihi
[21] Yard.dç.dr.İbrahim Sezgin: Osmanlıların Rumeli’ye Geçişi ve İlk Fetihler Adlı makalesinden
[22] Sırbistan kralı: Stefan Duşan Makedonya’da Bizans aleyhine genişlemesi üzerine bu yardım Osmanlıdan talep edilmiştir.
[23] Aynı kaynak :  Adım Adım Osmanlı Tarihi
[24] Osmanlı tarihi: 1299-1922 Adım Adım Osmanlı Tarihi ve Padişahlar albümü, Boyut kitapları
[25] İ.hakkı uzunçarşılı, Büyük Osmanlı Ansiklopedisi C.1, s.155-156
[26] Tekfurlar= valiler
[27] Yılmaz Öztuna: Büyük Osmanlı Tarihi cilt 1 sayfa:54
[28] Çimnik kalesi olarak Oruç beğ tarihinde geçmektedir. Tyzempe ise Prof.dr.Şerif Baştav : Osmanlı İmparatorluğunun Kuruluşunda Bizans ve Avrupa adlı makalesinde geçer
[29] Prof.dr.Şerif Baştav : Osmanlı İmparatorluğunun Kuruluşunda Bizans ve Avrupa Makalesi
[30] 1341-1345 Senelerinde vuku bulmuştur.
[31] K.Pewster, V.Başarın,H.Hürmüz Başarın, Çeviri:İbrahim Keskin sayfa.43
[32] Osmanlı tarihi: 1299-1922 Adım Adım Osmanlı Tarihi ve Padişahlar albümü, Boyut kitapları
[33] Yılmaz Öztuna: Büyük Osmanlı Tarihi cilt 1
[34] Kaynak taramaları sonunda konuya ilişkin kısa değerlendirme: Fatma ad
[35] Osman Gazi’den Sultan Vahdettin’e: Osmanlı Tarihi cilt:1 Çamlıca Yayınları
[36] Behçet’üt Tevarih- Üç Osmanlı Tarihi.İstanbul Aralık 2011 Hazırlayan: Çiftçioğlu Nihal Atsız sayfa:208
[37] .Behçet’üt Tevarih- Üç Osmanlı Tarihi. Hazırlayan: Çiftçioğlu Nihal Atsız sayfa.210

[39] Oruç Beğ Tarihi, Üç Osmanlı Tarihi, İstanbul Aralık 2011 Ötüken Yayınları, hazırlayan: Atsız Alıntı: sayfa:33
[40] Oruç Beğ Tarihi, Üç Osmanlı Tarihi, İstanbul Aralık 2011 Ötüken Yayınları, Alıntı: sayfa: 34
[41] Bazıları derken işe yarayacak kuvvette olanları kastedilmiştir.
[42] Oruç Beğ Tarihi, Üç Osmanlı Tarihis.35
[43] Osmanlı Devletinin Siyasi Tarihi F.Çetin Derin Türk Dünya El Kitabı .cilt 1. Türk Kültürünü Araştırma Ensititüsü Yayınları:121 Sayı:A-23 seri:1  1.cilt cografya-tarih 2.baskı Ankara 1992
[44] Kantekuzenos’a yardım edilme düşüncesinden çok buranın özelliklerini tanımaktır amaç
[45] Oruç Beğ Tarihi s.35
[46] muhtemelen 763K/1362M
[47] Osmanlı Devletinin Siyasi Tarihi F.Çetin Derin Türk Dünya El Kitabı .cilt 1. Türk Kültürünü Araştırma Ensititüsü Yayınları:121 Sayı:A-23 seri:1  1.cilt cografya-tarih 2.baskı Ankara 1992
[48] Oruç Beğ Tarihi s.35
[49] Aşıkpaşaoğlu Tarihi, İstanbul-Kasım 2012,Ötüken neşriyat, 3.Basım sayfa:57
[50] Aşıkpaşaoğlu Tarihi.alıntı: s.57
[51] .Aşıkpaşaoğlu Tarihi,atsız.s.57
[52] . Osmanlı Tarihi 1299-1922 Boyut Kitapları, Adım Adım Osmanlı Tarihi ve Padişahlar Albümü sayfa 32-35
[53] Behçet’üt Tevarih- Üç Osmanlı Tarihi. Hazırlayan: Çiftçioğlu Nihal Atsız sayfa 208-210
[54] .Aşıkpaşaoğlu Tarihi,atsız.s.57
[55] Oruç Bey Tarihi, s.35
[56] Aşıkpaşa s.57
[57] Oruç Bey Tarihi 35.s
[58] Aşıkpaşaoğlu T. s.58
[59] Osmanlı Devletinin Siyasi Tarihi F.Çetin Derin Türk Dünya El Kitabı .cilt 1. Türk Kültürünü Araştırma Ensititüsü Yayınları:121 Sayı:A-23 seri:1  1.cilt cografya-tarih 2.baskı Ankara 1992
[60] Aşıkpaşaoğlu  alıntı: s.58
[61]Oruç Beğ Tarihi,s.35
[62] Od gönlek: ateşten gömlek anlamına gelir. Türkçede bir tabirdir, başarılması çok büyük ızdıraba bağlı olan iş, büyük keder demektir. Hiç şüphesiz kalenin asıl Rumca adını Türkler benzetme yoluyla Od Gönlek yapmışlardır.
[63] Aşıkpaşaoglu Tarihi:s.58
[64] Göze çarpıyorki tarih yazım şekilleri ve nesnellik tarihin ojinalitesinde degişkenlik yaratmakta ve bu hususta farklı hususlar meydana çıkmaktadır. Örnegin Rumeli’ye sallarla geçildiğini söyleyen Oruç Beğ ve Aşıkpaşaoğlu Makale değerlendirmelerine baktığımızda hiçbir gerçeklik ifadesi olmayan hikaye edilmiş tarihten başka bişey degildir.
[65] 1329 veya 1330 senesinde
[66] 1337 senesinde
[67] Edincik veya Aydıncık
[68] Takriben 1345
[69] Behçet’üt Tevarih- Üç Osmanlı Tarihi. Hazırlayan: Çiftçioğlu Nihal Atsız sayfa:210

[70] 21. Osmanlı Tarihi 1299-1922 Boyut Kitapları, Adım Adım Osmanlı Tarihi ve Padişahlar Albümü sayfa 32-35






                             FATMA AD TARİH ÖĞRETMENİ

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Acıya en çok alışkın olanımız mı güçlü oluyor? Yoksa acıya en çok duyarsız kalan mı?